Translate/Çeviri

Monday, July 27, 2015

Yaşam kutsaldır

Yaklaşık 3 gün önce annem sabah kahvaltısında balkonumuzun çevresinde saatlerce ağlayan bir hayvan olduğundan bahsetmişti.
Babam kuş yavrusudur çok takma annesi besler susar yakında demişti.
Annem de kedi gibi geliyor bana ama demişti.
Kimse bir şey demedi üstüne hatta çaylarımızı içtik ve kahvaltımıza devam ettik.Açıkçası ben de kedi olduğunu hiç düşünmedim ama o konu geçene kadar hiç dikkat etmediğim o sesi beklemeye karar verdim.
Cuma günü sabahı sesi duyduğum an direk dışarı çıktım ve sesi dinledim. Neyse hayvan karşı apartmanın havalandırma boşluğunda yaklaşık benim boyumda (165cm) bir çukurdaydı.
Uzun uğraşlarla taşlık ve borularla dolu olan o yeri temizledim ve kediye ulaştım. O kocaman ses ufacık bir kediden geliyordu.
Yaklaşık 3-4 günlük yavru bir kediydi. Alacalıydı ve inanırmısınız yumruğumdan bile küçüktü. Gözleri kapalıydı ve sanki o ufacık ağzından çıkan sesler imdat çığlığıydı.
Yukarıdan süt aldım ve annesi gelirse içsin diye oraya zor bela girerek yavru kedinin yanına bıraktım.
Yaklaşık 4-5 saat bekledim. Babam geldiğinde ( hayvanlardan anlar ) oraya götürdüm.
Süt hiç içilmemişti ve hayvan hala bağırıyordu.
Annem -ki sivri sinek hariç hiç bir hayvanı evine sokmamasına karşın- içi elvermedi ve annesi gelmezse eve alalım bari dedi.
Biraz daha bekledik -sütü koymamdan sonra yaklaşık 5 saat geçmişti- annesi gelmeyince yavru kedinin çığlıklarına dayanamayarak babamla birlikte aşağı indik.
Ben zor bela çukara girdim ve hayvanı oradan çıkarttım. Benden onlarca yaş büyük kadınlar beni izliyor ve aa  o ses yavru kedidenmiş diyorlardı.
Günlerce ağlayan kediyi duymamışlar ve bir canın kıymetini anlamadan yatmışlardı yataklarında.
Baktık ki eğer eve almazsak ölecek. Eve aldık.
Yumruğum kadar, tir tir titreyen, aç, bir gözü çapaktan kapanmış, alaca bir kedi bakıyorduk artık.
Bir saat geçmeden hemen bir veteriner arkadaşa ulaştım ve yavru kedinin durumu anlattım. Bana yemek için süt su karışımı vermemi,  tuvaleti öğrenmediği için kendimin yaptırmamın gerektiği, göz için de göz damlası almamı söyledi.
Kendim hastalanınca bile doktora gitmeyen -üşenen- ben, ertesi gün eczaneye koşarak gittim ve göz damlası aldım.
Evdeki vitamini de o arkadaşın sözleri üzerine sütüne karıştırdım iştahı açılsın diye verdim.
2-3 saatte bir kedinin yanına gidiyor karnını doyurup tuvaletini yaptırıyorum.
Pek yemek yemiyordu ama tuvaletini -çişini- yapıyordu.
Küçük bi kutunun içinde benim eski kıyafetlerim arasında yatıyordu.
Üşümesin diye de her beslememden sonra sıcak su dolu bir şişeyi kıyafetlere sarıp yanına koyuyordum.
Uyandığında da ciyaklamasıyla hemen yanına koşuyorduk.
Kedi kuyruğu değdiği zaman zıplayan ve çığlık atan annem eline yavru kediyi almış besliyordu artık. Değişim onun adına gerçekten inanılmazdı.
Neyse geldik fasülyenin faydalarına.
Pazar günü - sahiplendikten 3 gün sonra- üst komşumun düğünü vardı.
Kakasını pek yapmayan kedim ilk kez adam gibi kakasını yapmış iyice de sütünü içmişti.
Düğüne gitmeden önce kurtuldu hayvancağız dedik annemle gülerek.
Düğüne çıktım  yaklaşık 3-4 saat sonra eve geldim.
Eve girdiğimde kedinin sütünü ısıtıp onu doyurayım, öyle yatarım niyetiyle direk su ısıtıcısına bastım.
Sütü dolaptan çıkarmaya gitmiştim ki annem seslendi oğlum çabuk gel diye.
Balkona çıktım ve kediye baktığımda benim kıyafetlerim üzerinde hareketsiz yatıyordu.
Elime aldım ve yıllarca tanışık olup sahiplenemediğim insanlara nazaran 3 günde sahiplendiğim bu kedim artık nefes almıyordu.
Dakikalarca şaşkınlıkla elimde tuttum adını bile koyamadığım ölmüş kedimi.
Şimdi cümle aleme tek sorum var.
Ben KATİL MİYİM?